Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murad DEMİRKOL

Bir Şair, Bir Yazar ve Bir Tiyatro

“Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle…” Ülkü Tamer

Ülkü Tamer…

“Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.” diye yazmış bir şiirinde. Öldükten sonra değerli olmanın ve anılmanın çatışkısı birazda…

Sanatsal anlamda ürettikleri üzerine konuşmak istemeyen hatta çok konuşmayı sevmeyen bir şair… Ama neredeyse genç şairlerin hepsinde emeği var… Yaklaşık 1 aydan beri akciğerleri ağırlaşmıştı. Şiirleri birçok şarkıya hayat vermiş, İkinci Yeni akımını toplumcu şiirle kaynaştıran bir şair Ülkü Tamer. Ne yazık ki yaşarken tek tük şiirleriyle sanal dünyayı süsleyen fakat ölümünden hemen sonra herkesin tanışık olduğu bir şair… Yetmişin üzerinde kitap çevirmiş, öyküler yazmış, antolojiler hazırlamış, dergi ve yayınevlerinde yönetmenlik yapmış, sözleri şarkılara düşmüş, oyunculuk yapmış bir şair.

Şiirin zaman karşısında ki mücadelesini anlamak, direncini, insana bakışını anlamak için şiirlerini okumak kâfiydi aslında. “Bir soğuk yel eser / Üşür ölüm bile…” diyerek kavuştu yıldızlara…

Burhan Günel…

Yirmiye yakın roman ve bunun yanı sıra şiir, deneme, öykü… Burhan Günel Türk edebiyatının son dönemdeki en önemli temsilcilerinden birisidir. İçerik ve kurgu bakımından ‘gerçekçi’ roman örnekleri vermeyi amaçlamıştır. Tutkulu, üretken bir yazardı. Duyarlılığı ve sağlam duruşuyla hayatın ve sistemin görmezden geldiği insanları konu ediyordu. Dilsiz çatışkıları, küskünlüğü, öfkeyi ve yakın diye görünen ilişkilerin açtığı görünmez yaraları anlatıyor. Ama her koşulda insanı savunuyordu.

Uzun yıllar, hak ettiği ilgiyi görmediği duygusu küskün bir süreç ve hep bir karşı oluş yarattı. Aslında son yıllarında özellikle edebiyat çevresiyle uzlaşamadı. Gittikçe yabancılaştı ve gittikçe öfkelendi. Özellikle Edebiyat camiasının o yerleşik ve benmerkezci işleyişine ayak uydurmayı reddetti. Bu camianın temel hastalığına dönüşen, ahbap çavuş ilişkisine duyarsız kalamıyordu artık.

Bir çatışkı hali, sizin içinde bulunduğunuz sözüm ona duyarlı çevreyi de sarmışsa, kabuğuna çekilmek kadar doğal bir güdü olamazdı artık. Kişisel ya da güçlü çevresi olan yenilerin pohpohlanıp yüceltildiği o kasveti gördükçe daha da öfkelendi. Fakat öfkeli çıkışları sorunları çözmede yetersiz kalmıştı. Hatta bu durum onu yok sayan, dışlayan, karalayan yeni insanlar da yaratıyordu. Ama o İnatçı bir yazardı. Hatta edebiyattaki bu tekelleşmeye karşı çıkabilmek için, bir dönem yayınevi kurup kendi kitaplarını basmaya başladı. Hemen ardından “Karşı Edebiyat Dergisi”ni çıkardı. Fakat ülke de yaşanan süreçler ve aradığını bulamadığı edebiyat camiası yüzünden huzursuzdu. Gizemli ve karanlık kalabalığın kıskacındaydı sanki.

Elbette yazdıklarında sert konulara girmiş olması da, kuşkularını bir adım öteye taşımıştı. Her doğal beden gibi o da hastalanmıştı. Ama buna rağmen yazmayı, resim yapmayı bırakmadı. İnsanları ve özellikle çocukları hecesiz bırakmadı. Edebiyatımızın dürüst, ateşli ve asi yazarının erken ölümü, hepimizi zamansız bir yasa boğmuştu.

“İşte kar işte deniz işte hüzün / kanatları kum kirpikleri çiy / sevmek ağır kaldı bu hızlı çağda / suçluyum daha kötüsü yok aramızda / şimdi kar yalnızca kar üşürken kuşlar / deniz ve mehtap sormazlar beni / mümkün değil getirmek sonsuzluğa gideni…” diyor Kar Çığlığı adlı şiirinde
İyi ki doğdun Burhan Günel…

Kadın Tiyatrocular

100 kadın 100 replikle “Biz de Varız” demek için sahnedeydi. Tilbe Saran’ın yönettiği Kadınlar Sahneye buluşmasında, Gülriz Sururi, Zerrin Tekindor, Jülide Kural ve yüzlerce kadın oyuncu yüksek sesle oyunlardan replikler söyleyerek tepkilerini dile getirdiler.

Kadın tiyatro sanatçılarının sahneye çıkarılmamasının ardından yaşanan olayla ilgili tepkiler gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Kenter Tiyatrosu’nda gerçekleşen Kadınlar Sahneye etkinliğinin açılış konuşmasını yapan oyuncu Tilbe Saran; “Türkiye halkının haklarını temsil etmesi gereken Meclis’imizde bu uygulanmış olan kadına sahne yasağını toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en cüretkâr örneği olarak görüyoruz. Kadınlar olarak hayatın her alanında vardık, varız, var olacağız. Sahnelerdeki cesaretimizi Afife Jale’den ve yüz yıllık kadın mücadelesinden geliyor. Ve bunu tekrar hatırlatmak için şua an sahnedeyiz. Varlığımız tüm hafızalara kazınıncaya dek mücadelemize devam edeceğiz. Her zaman sözümüzü söyleyeceğiz, her zaman sahnede olacağız. Bugün yüzlerce yazarın dilinden yüz replik okuyacağız” dedi.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER