Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hakkında bir köşe yazısı…

Bir Gözaltı Hikâyesi! Antakyalı

Bir Gözaltı Hikâyesi!

Antakyalı Tiyatro Sanatçısı Barış Atay, 16 Mayıs günü sabah saat 06.00’da evine gelen polisler tarafından gözaltına alındı. Emniyet ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen Atay’a, “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla yapılan tehdit” suçlaması yöneltildi.

Twitter üzerinden paylaştığı bir mesaj üzerine gözaltına alınan Barış Atay’a yönelik ‘destekler’ artarken, gözaltı sürecine eklenen bir köşe yazısı da ‘gündemin’ üst sıralarında yer almaya devam ediyor. Bilindiği gibi, kişisel hesabı üzerinden paylaştığı bir mesajında, “Hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz. O gün geldiğinde affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni de unutmayacağız! Yok öyle “torunlarla emeklilik, hepimiz kardeşiz, kavga istemiyoruz” falan. Her şey yeni başlıyor. Bu ülkeye, insanına yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz!” diyen Barış Atay’a en sert tepki Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Hakan’dan gelmiş ve o sert tepkinin kelimeleri de ‘Lütfen bu adama haddini bildiriniz’ başlığında şöyle olmuştu:
“Sayın Muharrem İnce! Sayın Meral Akşener! Lütfen bu adama haddini bildiriniz! Sakın bana… ‘Yahu bu adamın ne kıymeti var ki? Ne diye bu adamın sözlerini önümüze getiriyorsun ki? Bu adamı mı muhatap alacağız ki’ falan demeyin. Şunu unutmayın: Bu adam, bir zihniyeti temsil ediyor! Bu zamana kadar yakındığımız ne varsa, illallah ettiğimiz ne varsa, ‘bitsin’ dediğimiz ne varsa… Hepsini sırtlanmış ve karşımıza çıkmış! Bu adam… Rövanş peşinde koşanların, kavga isteyenlerin, huzursuzluk ve kargaşa rüyaları görenlerin bir temsilcisi! Adamın şahıs olarak hiçbir önemi tabii ki yok. Ama onun şahsında bu ilkel zihniyete haddini bildirmek şart!
Sayın Muharrem İnce! Sayın Meral Akşener! Pespaye ve ilkel dürtülerle hareket eden bu tür adamların kafalarına balyoz gibi indirin lütfen ‘inadına kardeşlik’ haykırışını. Kavgadan, merhametsizlikten, düşmanının aynısını olmaktan başka bir şey bilmeyen bu tür adamların suratına çakın lütfen ‘hepimiz kardeşiz’ haykırışını. Gürül gürül bağırın lütfen, ‘Biz rövanş, intikam, kavga için gelmiyoruz… Huzur için geliyoruz huzur için’ diye. Kestirip atın lütfen, ‘Biz sadece yargıyı bizi bile yargılayabilecek denli bağımsız hale getirmekle mükellefiz. Yapacağımız tek şey budur’ diye.”
-ÖZÜR SAVUNMASI!-
Antakyalı Tiyatro Sanatçısı Barış Atay’ın, Soma’da, güvenlik kuvvetlerinin arasında yere düşmüş bir madenci yakınına tekme atan Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’i hedef alan eleştirisini de yazısında kaleme alan ve Yerkel’in bu konuda ‘özür dileyen-pişmanlık beyan eden’ mesajının savunmasını da yapan Ahmet Hakan, şöyle devam etmişti:
“Dört yıl sonra olsa da… Samimiyeti sorgulansa da… Yapılan eylemle dilenen özür arasında bir orantısızlık olsa da… Özür özürdür. Dilenen bu özür karşısında… Öfkeden daha da deliye dönmek de neyin nesi! Özür dilemenin hiçbir kıymetinin olmadığı bir ortam, dünyanın en medeniyetsiz ortamıdır. Gitmek istediğimiz yer burası mı?”
-GÖZALTI SONRASI-
Barış Atay’ın gözaltı süreci sonrası toplumun birçok kesiminin sert eleştirilerine maruz kalan ve son yazısı ile Barış Atay’ı açıkça hedef gösterdiği için suçlanan Ahmet Hakan’ın ‘Benim çağrım polise, savcıya değil Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi’ başlıklı ikinci yazısı da buna dair oldu. Yazılanlar ise bir çeşit ‘günah çıkarma’ olarak yorumlandı.
İşte kaleme alınan o ikinci yazıdan dikkati çeken kısımlar:
“Sanırım bana şöyle bir mesaj veriyorlar bu gözaltıyla: Yok öyle yağma Ahmet Hakan! Kutuplaşmayı ve kutuplaştırmayı biz de en az Barış Atay kadar severiz. Bu oyunu bozamazsın Ahmet Hakan! Bak işte bir gözaltıyla hem kutuplaştırmayı daha da derinleştirdik, hem de seni ‘tetikçi’ durumuna düşürdük! Bırak bu normalleştirme çabalarını falan Ahmet Hakan… Sırtını bir yere daya… Ya bizden ol ya da onlardan… Yok öyle arada kalmak falan!
Kabul edilemez, lüzumsuz, gereksiz, kutuplaştırıcı, sert hem de çok sert eleştirileri hak eden bir yaklaşım Barış Atay’ın yaklaşımı… Ama suç değil, suç olamaz. Barış Atay’ın söylediklerine sonuna kadar itiraz etmek, Barış Atay’ın ifade özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkmaya engel değildir. Savcı bey, polis bey… Aradan çıkın. Ve Barış Atay’ı derhal serbest bırakın.”
-MESAJ ULAŞMIŞ!
Yaşanan süreci değerlendiren Barış Atay ise, Avukatı Efkan Bolaç aracılığıyla ilettiği mesajında, “Ahmet Hakan’ın talimatı yerine ulaşmış” dedi. Bu arada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan oyuncu Barış Atay Mengüllü serbest bırakıldı.
-İNCE’DEN DESTEK-
Yaşananları gazetecilere değerlendiren CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce de, Antakyalı Tiyatro Sanatçısı Barış Atay’ın sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınmasını tepki gösteren isimlerin başında geldi. İnce’nin bu duruma eklediği değerlendirmesi şöyle:
“Öncelikle Barış Atay’ın gözaltına alınması yanlış onu söyleyeyim. Bu ülkede herkes özgürce görüşlerini dile getirebilmeli. İnsanların tweet attılar diye atar topar gözaltına alınmaları, demokrasi iddiasındaki bir ülkeye yakışmıyor. Ama ben Atay gibi düşünmüyorum. Bu ülke siyasetçilerin birbirine yönelik ‘Seni Yüce Divan’a göndereceğim’ tehditleriyle çok zaman kaybetti. Ben siyasetçiyim. Yapmam gereken mevcut siyasetçileri tehdit etmek değil, adil bir yargı düzeni kurmaktır. O yargı gerekirse eskiden görev yapanların, gerekirse de beni yargılar.”
-SADECE DİKTATÖR-
Sahnelediği ‘tek kişilik’ tiyatro oyunu ‘sadece diktatör’ ile de uzun bir süre ülke gündeminde yer alan Oyuncu Barış Atay, oyununun sansürlenmesi ve en sonunda yasaklanması ile devam eden süreçteki mesajını ise şöyle vermişti:
“Bir ricam var. İnsanlar, oyunları, sadece seyrederek değil, tiyatro izleme haklarına sahip çıkarak da sahiplenebilirler. Evet, ülkede sadece politik sanat yapılmıyor. Hiç kimsenin ülkenin genel depresif halinden azad olduğunu düşünmüyorum. Ama artık başımızı kuma gömerek geçirebileceğimiz zamanlar değil. Sizin izlemeyi tercih etmediğiniz için sahip çıkmadığınız şeyin sonucu, çok rahat izleyebileceğiniz bir filmin de yasaklanması olacak. Faşizm dediğiniz şey farkında olmadan geliyor zaten. Bizim yaşadığımız baskı, sizin üzerinizde kurulması istenen baskıdır. Bundan sonra da oyunlar oynayacağız, ama bundan sonra da oyunları yasaklayacaklar. O zaman ne yapacağız? Ben oyunumu devam ettireceğim. Diyelim ki sahneleyemedik! Size söz veriyorum, bu oyun hepinize ulaşacak yakında diyelim var alternatiflerimiz.” -Tamer Yazar-