Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Şubat’ta 30 bin öğretmen ataması yapılmalı

Tuncay, 2016-2017 Eğitim-Öğretim ilk

Tuncay, 2016-2017 Eğitim-Öğretim ilk yarıyılının sona ermesiyle, eğitimdeki eksikleri, sorunları kamuoyuna duyurdu …

Türk Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Recep Tuncay, 2016-2017 Eğitim-Öğretim ilk yarıyılının sona ermesiyle, eğitimdeki sorunları, eksikleri kamuoyuna duyurdu. Ne yazık ki tüm uyarılarına rağmen her yıl yine benzer manzaralarla karşı karşıya kaldıklarını belirten Tuncay, öğretmen açığı, ücretli öğretmen istihdamı, derslik açığı, okullarda alt yapı yetersizlikleri, araç-gereç ihtiyacının eğitimin öncelikli sorunları olduğunu ifade etti. Şubat ayında en az 30 bin atama yapılmasını, 2017 yılının sonuna kadar da öğretmen atama sayısının 100 bine ulaşmasını talep ettiklerini bildiren Tuncay, ayrıca öğretmen alımlarının asla ve asla sözleşmeli ve mülakatlı olmamasının, tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanmasının önemine vurgu yaptı.

Torpilli yönetici atamaları eğitimin kalitesini düşürüyor …

Torpilli yapılan yönetici atamalarının eğitimin kalitesini düşürdüğüne vurgu yapan Tuncay, “Müfredat tartışmaları son sürat devam etmektedir. MEB yeni müfredatı taslak olarak kamuoyuna açıklamış, paydaşların katkılarını beklemektedir. Tabi burada en önemli husus, daha iyiye ulaşmak için eleştirilerin göz ardı edilmemesidir. Sözleşmeli ve mülakatlı öğretmen alımı ile alın teri, emek göz ardı edilmekte, mülakat komisyonlarının sübjektif değerlendirmeleri ile haksızlık yapılmakta, torpil meşru zemine oturtulmakta, güvencesiz öğretmen profili oluşturulmakta, biat kültürü ön plana çıkarılmaktadır. Ailelerin bir kısmı hala birleştirilememiştir, eşler, çocuklar birbirinden ayrı yaşamaktadır. Performans sistemi getirilmesi için çalışma yapılarak, sözüm ona kamuda verimliliği sağlamak hedeflenmektedir. Bize göre asıl amaç, kamu çalışanlarının, öğretmenlerin iş güvencesini elinden almaktır. Diplomaya bağlı alan değişikliği ile ilgili sona gelindiği ifade edilse de, kamuoyuna resmi ağızlardan bir açıklama yapılmamıştır. Dolayısıyla öğretmenlerin tedirgin bekleyişi sürmektedir. 4+4+4 sisteminin açtığı derin yaralar kapatılamamıştır. Nitekim bu sistemin istenen hedefleri gerçekleştiremediği MEB tarafından görüşmüştür ki şu anda 5’inci sınıfların hazırlık sınıfı yapılması gibi yeni çalışmalar tartışılmaktadır” dedi.

Atatürk döneminin çocuklarımıza en iyi şekilde anlatılması çok önemlidir …

Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı müfredatta bir düzenlemeye gittiğini hatırlatan Tuncay, açıklamasında şunlara yer verdi: “Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, müfredat taslağını kamuoyunun görüşlerine sundu. Müfredata paydaşların görüşlerinin alınmasının ardından son şeklinin verileceği söyleniyor. Türk Eğitim-Sen olarak, müfredatın yenilenmesi, çağın şartlarına uygun düzenlenmesi, eğitimde başarı getirmesi, bilime öncülük etmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Ancak bu noktada kaygımız, MEB’in toplumun görüşlerini alacağız demesine rağmen, yine kendi bildiğini okuyabilecek olmasıdır. Zira MEB daha önceleri de bazı taslakları paydaşların görüşlerine sunmuş ancak eleştirileri kulak ardı etmiş, tamamen ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla hareket etmiştir. Sendikamız müfredatı ayrıntılı incelemek üzere akademisyen ve öğretmenlerimizden oluşan bir komisyon kurmuş, bir çalıştay marifetiyle oluşturacağı görüşlerini en kısa zamanda MEB’e iletecektir. Bakalım MEB bu kez görüşlerimizi, eleştirilerimizi dikkate alacak mıdır? Müfredat taslağı ile ilgili en büyük tartışma Atatürk konuları ile ilgili olmuştur. Yeni müfredatta sözde bir sendikanın T. C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin kaldırılmasına yönelik bir talebi vardı. MEB, Atatürkçülük konularının muhafaza edildiğini söyledi, hatta bu değerlerin sadece İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde değil, her vesile ile öğrencilere verilmesi gerektiğinin altını çizen bir açıklama yaptı. Bu açıklama doğrudur ve sevindiricidir. Demek ki bu konuda MEB belli bir yere gelmiş diye düşünebiliriz. Dileriz Bakanlık bu anlayışını muhafaza eden ve kendi ideolojik saplantılarını müfredata sızdırmak amacındaki yapıların etkisi altında kalmaz. Atatürk döneminin, Atatürk ilke ve inkılaplarının, Cumhuriyet değerlerinin çocuklarımıza en iyi şekilde anlatılması çok önemlidir. Bilindiği Türk Eğitim-Sen Atatürkçü, milliyetçi, vatanına sadakatle bağlı insanlardan kurulmuş bir sendikadır. İlkemiz, önce ülkemiz düsturuyla hareket eden sendikamız, Atatürk ilke ve inkılaplarının, Atatürk’ün mirasının, kurduğu Cumhuriyetin, millet ve vatan sevgisinin,  Atatürk ve silah arkadaşlarının yurdumuzu emperyalistlerden, işgalcilerden nasıl temizlediğinin anlatılmasının çok önemli olduğunu her fırsatta dile getirmektedir. Bu noktada Atatürk ile ilgili öğrencilere aktarılacak bilgiler azaltılmamalıdır.”

İlmi temelleri olan bir müfredat yapılmalı …

Müfredattan daha önemli olanın öğretmen yetiştirmek olduğunu belirten Tuncay, konu ile ilgili açıklamasının sonunda şunlara yer verdi: “Eğitim fakülteleri sürecinden başlayan kaliteli öğretmen yetiştirme sistemimiz var mı? Atandıktan sonra öğretmenleri hizmet içi eğitimlerle çağın ihtiyaçlarına uygun donatıyor muyuz? Atadığınız öğretmenleri belirli periyodlarla sağlıklı bir hizmet içi eğitime tabi tutmazsanız, eğitimde kaliteyi, verimi sağlayamazsınız. Öte yandan bir diğer önemli husus da öğretmenlerin huzurlu kılınmasıdır. Siz en kamil müfredatı hazırlasanız da öğretmenlere kıymet vermiyorsanız, onları mutlu etmiyorsanız, itibarlarını artırmıyorsanız eğitimde başarı şansınız olmaz. Ayrıca okulların nasıl yönetildiği de eğitimde sağlanacak başarı için çok önemlidir. Okul müdürleriniz kabiliyetli mi? Sağlam bir yönetici atama sistemi oluşturdunuz mu? Okullarımız becerikli yöneticilerin elinde mi? Tüm bunlar müfredattan önce gelen ve acil tedbir alınması gereken hususlardır. Şunları da ifade etmeliyim ki; müfredat konuları hem bilimsel, hem milli olmalı hem de geçmişteki müfredat hatalarından ders alınarak hazırlanmalıdır. Siyasi öncelikleri gündeme getiren değil, ülkemizin dünyayla yarışmasını sağlayacak, ilmi temelleri olan bir müfredat yapılmalıdır.”

Mehmet ÖZGÜN