Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tabelayı değiştirmişiz?

Ama yine de ‘Kader’

Ama yine de ‘Kader’ demişiz!

Adını, bu görkemli yapıyı hayata geçiren Roma 13.İmparatoru Marcus Ulpius Nerva Traianus’tan alan, Antakya kent merkezinin orta yerindeki Trajan Su Kemeri’ne (Memekli Köprü) dair yaşanan ‘TABELA’ tartışmamıza ‘nokta’ koymuşuz! Ama o ‘nokta’ yine olmamış! Eksik olmuş! Hatta gerisinde kalanıyla da tartışma yaratmış!

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil Türkiye’de sayısız tarihi ve kültürel emanet var. Bu listeye 2011 senesinde giren Antakya’daki Saint Pierre Kilisesi ve Samandağ’daki Vespasianus-TitusTüneli onlardan ikisi… Peki, daha fazlası olur mu? Eldekiler adına bu listeye girecek daha fazlası sayılabilir mi?
Önce bu ikisi ile başlayalım mı?

-VESPASİANUS-
Hatay ili, Samandağ ilçesine bağlı Kapısuyu ve Mağaracık Köylerinin sınırları içinde, Büyük İskender’in generallerinden Seleukos Nikator tarafından M.Ö.300 yıllarında, Seleuceia Pieria (Samandağ) olarak bilinen bir liman kenti kurulmuştur. Önemli bir ticaret kenti olan Seleuceia Pieria’da meydana gelen sellerin limanı doldurma tehlikesi ortaya çıkınca, dağın delinerek bir tünel açılması kararlaştırılmıştır. Tünelin yapımına Vespasianus döneminde (69-79) başlanmış, Titus döneminde (79-81) bitirilmiştir. Tünel sistemi, toplam 120 m uzunluğunda ve 6 m eninde, 6-7 m mertebesinde yüksekliği olan, 150 m3/s kapasiteli iki tünel kesimini de içeren, uzaklaştırma kanalı 70 m3/s kapasiteli ve toplam uzunluğu 875 m’ye ulaşan bir mecradan oluşmaktadır. Antik dönemde, bir akarsuyun hemen bütün akışının içinden geçirildiği, en büyük boyutlu tünel, Vespasianus-Titus Tüneli’dir.

-SAINT PIERRE-
Antakya’da, Stauris Dağı’nın batısında kayalara oyulmuş, 13 metre derinliğinde, 9.5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde bir mağara olan Saint Pierre, Hıristiyanlığın ilk kiliselerinden biridir. St. Pierre Kilisesi, kendilerini ilk kez “Hıristiyan” olarak adlandıran insanların dinsel yaşamına tanıklık etmiş, Hıristiyanlık dininin, özellikle Aziz Petrus’un ilk Papa olarak kabul edilmesinden dolayı, Katolik inancının Dünya’ya yayılmasında bir merkez konumunu kazanmıştır.

-VE ELDEKİ!-
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil bu iki önemli adresin biraz uzağındayız. Burası, Antakya-Bağrıyanık Mahalle Muhtarlığı binasının hemen yanı. Roma İmparatoru Marcus Ulpius Nerva Traianus’un ismini taşıyan binlerce yıllık su kemerine giden yolun hemen başı. Halk arasında ‘Memekli Köprü’ olarak bilinse de, resmi olarak bilinen ismi, ‘Trajan Su Kemeri’… Mayıs ayının hemen başında, buradaki isim tabelasına ekli ‘Memekli Köprüsü’ ibaresine eleştiri ekleyen ve ‘asıl ismi’ ile değiştirilmesi gerektiği tespitini paylaşan haberimizin ardından bahse konu tabeladaki isim değiştirildi. ‘Memekli Köprüsü’ yazan tabela, ‘Trajan Su Kemeri’ ile değiştirildi. Ancak ne sorun bitti, ne de eldeki ile ‘çözüm’ üretildi!

-ANLATAMIYORUZ!-
Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde, halk arasında “Kral Kızı” olarak bilinen “Basilica Therma” adlı tarihi Roma Hamamı’nın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındığının haberlerinin gölgesinde, eski Roma’dan kalma bir su kemeri için tabela arayışımıza bir kavşak noktasından başlayalım mı?
Burası, Antakya, Kışla noktası! Kavşağa dahil ara noktadaki isim tabelaları gözünüze çarpıyor. Yön tabelasına ekli isimler arasında üç turizm destinasyonu var. Biri Ulu Camii, diğeri Saint Pierre Kilisesi ve sonuncusu da Hatay Arkeoloji Müzesi. Trajan Su Kemeri mi? Burada ne ona dair bir isim ne de bir yönlendirme var. Bu noktada durup da ‘adres arıyorsanız eğer’, kaybolmanız içten bile değil!
Peki, sormaya burayla başlayalım mı? Antakya-Kışla kavşağına ekli bu yön tabelasında, bahse konu eski ‘Roma’ neden yok? Hatay İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü cevap vermek ister mi?

-GÖRDÜĞÜMÜZ!-
Tüm tabela eksikliğine ve karışıklığına rağmen, Antakya-Bağrıyanık Mahalle Muhtarlığı binasının hemen yanındayız. ‘Trajan Su Kemeri’ olarak yenilenen isim tabelasının hemen yanı başında. Yenilenen tabelanın yanı başında fotoğraflama yaparken, evinin yakınlarda olduğunu söyleyen bir vatandaş yaklaşıyor yanımıza ve söyledikleri ile de, bu kentin turizm emanetlerini ‘yönetenlere’ bakın nasıl net bir tavsiye veriyor:
“Bir ara burada ‘Memekli Köprü’ yazıyordu. Değiştirmişler! Ama bu gideceğiniz yerin adı bu değil ki? Bu mu? Madem iki ismi var, altına ‘Memekli Köprü’ ismini de ekleselermiş bari! En azından buraya biri geldiğinde ‘Trajan’ diye soranlara millet ‘o da ne’ diye bakmazmış! Burada kimse bilmez ki ‘Trajan’ dediğinizde!”
Vatandaş haksız mı? Ama o ‘haklılığa’ bizler de tek bir şey daha ekleyelim ve diyelim ki… Sahi, ‘tabelamız’ yeni ve güzel, isim de doğru! Peki, tarihi ve turistik mekanların yön tabelalarına ‘İngilizce’ eklememe geleneğimizi de artık bir kenara bıraksak, iyi olmaz mı?

-TAŞLAR DÜŞEBİLİR-
Tabela konusundaki tartışmayı gerimizde bırakıp, Antakya-Bağrıyanık Mahalle Muhtarlığı binasının hemen yanı başından yukarıya doğru yürüdüğümüzde karşımıza çıkan Su Kemeri, oldukça yorgun ve oldukça yıpranmış halde. O yorgunluk ve yıpranmışlık yetmemiş ama! Binlerce yıllık bir geçmişin gerisinden gelen bu tarihi emanetin hemen yanı başında 62 basamaktan oluşan beton bir merdiven de eklemişiz zamanında. Bu da yetmemiş! Su Kemeri deneni ‘köprü’ haline getirmişiz. Etrafını yüksek demirlerle yükseltmişiz. Bir de üzerinden motorlu taşıtları getirmişiz, araç trafiğine açmışız. Ama hepsinden öte, bu yorgun ve yıpranmış ‘kemer’i ‘YIKILABİLİR’ noktaya taşımışız!
Bu duruma, özellikle de kemerin alt kısmında durup da yukarıya, kemerin alt yapısına bakarken daha iyi şahitlik ediyorsunuz. Kemeri oluşturan devasa büyük taşların arası önemli ölçüde açılmış ve aralarını dolduran malzeme ise zaman içinde ciddi oranda eksilmiş. Bu ise, üzerinden tonlarca ağırlıkta araçların geçtiği bu kemeri ciddi bir ‘risk’ noktasına taşımış.
Buradan, hem Hatay Arkeoloji Müzesi’ne, hem İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne, hem Hatay Valiliği’ne ve hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na soralım!
Hemen yanı başına beton bir merdiven eklenen, üzerine dökülen ayrı bir malzeme ile araç trafiğine açılan, etrafı kirden ve otlardan seçilemeyen bir Roma emaneti noktasında duran bir kent adına, eldeki tablo size ne anlatıyor? Uzun zamandır turizmini nadasa yatırmış bir kentin ‘aç’ beklentileri adına ne anlatıyor? Anadolu’dan kaçırılan kültürel emanetlerinin geri döndürülmesi adına hukuksal mücadeleyi her alanda vermeye devam eden bir Bakanlığın ülkesinde bu ‘boşvermişlik’ ne anlatıyor? Su Kemeri’ni oluşturan devasa taşların zaman içinde açılan aralarının yarattığı ciddi tehlike başlığında şu ana kadar sadece ‘tabela’ değiştirmekle zaman harcayan ‘yöneticiler’ adına ne anlatıyor? Cevap var mı?  -Tamer Yazar-