Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

10 Kadından 9’u

Sorumlulukları eşiyle paylaşmak istiyor

Sorumlulukları eşiyle paylaşmak istiyor

Hatay’ın da aralarında olduğu 52 ilden toplam 3032 kadının katıldığı Kadın Yaşam Kalitesi Endeksi’nin sonuçları açıklandı.Endeksin verilerini analiz eden Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, sonuçları psikolojik bir perspektiften değerlendirdi.

Hatay ve belirlenen illerde kadınlarla yapılan görüşmelerle toplanan cevaplar, oldukça çarpıcı sonuçları da beraberinde getirdi. 52 ilden toplam 3032 kadının katıldığı Kadın Yaşam Kalitesi Endeksi’nin sonuçlarını değerlendiren isim ise Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu oldu.
Türkiye’nin en yaygın spor zinciri b-fit’in düzenlediği Kadın Yaşam Kalitesi Endeksi sonuçlarını yorumlayan Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, ev bütçesinde söz hakkı olmayan kadınların hayatlarından daha az memnun olduğunu vurguladı.
-EKONOMİK SIKINTI-
Araştırmaya katılanlara, “Sizce Türkiye’deki kadınların en büyük sorunu nedir?” diye sorulduğunda, her üç kadından biri “ekonomik sıkıntılar” diyor. Benzer şekilde, “Acil çözüm üretilmesi gereken sorun nedir?” diye sorulduğunda da, kadınların yarısı “gelir adaletsizliği” cevabını veriyor.
Endeksin ekonomiye ilişkin sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, “Evli kadınlar, araştırmaya katılanların yüzde 52’sini oluşturuyor. Bu kadınların yüzde 48’i; kazandığı paranın tamamının kendisinde kaldığını, yüzde 38’i bir kısmını ev bütçesine katkı olarak verdiğini, yüzde 14’ü ise tamamını eşine ya da ailesine verdiğini ifade ediyor. Diğer yandan, bekar-dul ya da boşanmış olan kadınların yüzde 65’i; kazandığı paranın tamamının kendisinde kaldığını, yüzde 32’si bir kısmını, yüzde 5’i tamamını verdiğini söylüyor. Evli olan kadınların, bekâr kadınlara göre hane içindeki bütçe idaresinde daha etkin olduğu görülüyor. İlginç olarak, ev bütçesinin idaresinde söz hakkı olmayan kadınların hayatlarından daha az memnun olduğunu görüyoruz. Gelirin nasıl kullanıldığı ile ilgili söz hakkı sahibi olmamak, kadınların yaşamları üzerindeki genel kontrol algısını olumsuz etkilediği için yaşam doyumlarını da olumsuz etkiliyor” dedi.
Kadınların yüzde 31’i, genel olarak maddi durumlarından memnun olmadıklarını ifade ediyor. Yüzde 21’i, “Ne memnunum ne değilim” derken, “memnun” olanların oranı ise yüzde 48. Bulgular, düşük aylık gelir düzeyinin ve maddi durumdan memnun olmamanın, kadınların genel anlamda hayat memnuniyetlerini olumsuz etkilediğini gösteriyor.
-İŞ HAYATI-
Araştırmaya katılan kadınların yüzde 65’i, kadınların iş hayatında erkeklere göre daha az değer gördüğünü, yüzde 60’ı erkeklerin kadınlara göre daha fazla para kazanmasının normal olmadığını düşünüyor. On kadından dokuzu, ev işlerinin ve çocuk bakımının sadece kadınların görevi olmadığını söylüyor.
“Modern yaşamın, insanların psikolojik sorunlarını artırdığı, araştırmalarda ortaya konan bir gerçek” diyen Şalcıoğlu, kadınların psikolojik durumlarına ilişkin çıkan sonuçları şu şekilde bildiriyor:
“Kadınların yüzde 47’si, ‘psikolojik destek almam gereken zamanlar oldu’ diyor. Geçtiğimiz ay içinde, mutsuz veya canı sıkkın hissedip hissetmedikleri sorusuna kadınların yüzde 84’ü ‘evet’ cevabını veriyor. Benzer şekilde, iki kadından biri; kendine olan güvenini yitirdiğini, sorunlarının üstesinden gelemeyeceğini düşündüğünü ve geleceğe karşı umutsuz hissettiğini ifade ediyor. Kadınların hayatlarından memnun olmamasına katkıda bulunan faktörler arasında ise; ileri yaş, evli ya da bir birlikteliği olma, sağlığından ve maddi durumundan memnun olmama ve kendine zaman ayıramama faktörleri bulunuyor.”
-SPOR VE KADINLAR-
Kadınların spor alışkanlıklarını da inceleyen araştırmada, spor yapma nedeni olarak sağlık faktörü öne çıkıyor. Kadınların yüzde 44’ü sağlıklı olmak, yüzde 18’i kendini iyi hissetmek, yüzde 17’si ise kilo vermek için spor yaptığını belirtiyor. Kaliteli yaşamak, güzel görünmek, kendine zaman ayırmak ve sosyalleşmek de öne çıkan diğer cevaplar arasında yer alıyor.
Spor yapma sıklığı artıkça; kadınların dış görünümlerinden, sağlık durumlarından ve genel olarak hayatlarından memnuniyetlerinin de yükseldiği görülüyor. Spor yapan kadınların beslenmelerine de dikkat ettiğini söyleyen Şalcıoğlu, aynı olumlu etkinin, bağımlılık yaratan zararlı alışkanlıklarda görülmediğini şu şekilde belirtti:
“Spor yapma sıklığıyla birlikte düzenli kahvaltı etme, daha fazla meyve tüketme, fast food ve gazlı içecekler gibi sağlıksız gıdaları tüketmeme gibi olumlu alışkanlıklarda artış olduğu görülüyor. Öte yandan, maalesef, spor yapmanın sigara ve alkol tüketimini azaltmak üzerinde hiçbir etkisi olmadığını gözlemliyoruz. Yani kadınlar, daha sağlıklı olmak için spor yapıp beslenmelerine dikkat ederken, bir yandan da bağımlılık yaratan zararlı alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar.”
Araştırma, genel kanının aksine, kadınların evlendikten sonra kendilerine bakmayı bırakmadıklarını da gösteriyor. Evli ve bekâr olan kadınların spor yapma sıklıkları arasında herhangi bir fark bulunmuyor. Spor yapmanın etkilerini inceleyen Şalcıoğlu; son bir ay içinde mutsuz veya canı sıkkın, kendine güvenini yitirmiş, geleceğe dair umudunu yitirmiş hissettiğini söyleyen kadınların daha az spor yaptığını vurguluyor. Psikolojik destek alması gerektiği zamanlar olduğunu söyleyen kadınların da hayatında spor daha az yer alıyor. Bu bulgular, spor yapmanın ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkisini destekliyor.
-EĞİTİM VE İNSAN HAKLARI-
“Sizce hangi konuda köklü bir çözüm üretilirse, tüm sorunların çözümüne katkı sağlar?” sorusuna kadınların yüzde 34’ü “herkes için iyi eğitim”, yüzde 24’ü ise “insan hakları ve hukuk” diyor. Kadınların yarısından fazlası (yüzde 54), toplumda ihtiyaç sahibi kesimlerden en fazla ‘çocukları’ öncelikli buluyor. Bunu; engelliler (yüzde 17), sağlık sorunu yaşayanlar (yüzde 12) ve yoksullar (yüzde 11) takip ediyor. “İlginç bir şekilde, kadınların sadece yüzde 3’ü, kadınların sorunlarını öncelikli buluyor” diyen Şalcıoğlu, bu sonuçların, kadınların başkalarına yönelik duyarlılığını gösterdiğini belirtti. Kadınların duyarlılığını gösteren bir diğer önemli bulgu da, 3 kadından birinin daha önce ücret almadan gönüllü olarak bir sivil toplum kuruluşunda ya da işte çalışmış olması. -Tamer Yazar-