Basit (!) bir RAMPA’nın Belediyecilik (!) hikâyesi…
–
Ben,
kamçısına başkaldıran
yaralı bir sırtım…
–
demiş, Evdilla Peşew…
Sizin sırtınız NE alemde ?
Yaralarınız NE durumda ?
Peki, ya kamçısına BAŞKALDIRAN haliniz !
Susuyor mu ?
Konuşmak ister mi ?
Peki…
Bugün de SUSMA hakkını kullanmak istiyor, anlaşılan ! Yine de konuşmak isterse, o haliniz, bir DÜŞÜNÜN… Size KONUŞMANIZ için fırsat verenlerin olduğu bir zaman aralığındasınız, bunu hatırlayın…
Geçen gün, sırtındaki yaraların acısı ile konuşan biri ile sohbet ettim… Aslında buna dair konuşanların sayısı o kadar kalabalık ki… Ama tüm o konuşmalar, alt yazılı, sessiz, siyah-beyaz bir film gibi… Yaşananları anlamanız isteniyor, ama… Dudaklar susuyor… Yazıp çizmeniz bekleniyor, ama… BENDEN BİLİNMESİN de isteniyor… Sorunlar dile gelsin, ama… AMAN İSMİM ÇIKMASIN’da duruluyor…
O zaman…
Sırtına kamçı yiyenlerin, ama susanların hikayesinde duralım mı biraz !
Antakya’dayız !
Eski kentin girişinde !
Dar bir yolun başlangıç çizgisinde !
Vakıf İşhanı’nın hemen yanı başında… Yeni açılan Saray Otel ile Petek Pastanesi arasından, kentin eski haline doğru uzanan yolun ilk adımında…
Bir şeyler yapmak istemiş, belediye !
Hidrolik bir bariyer yapmak istemiş…
Araç giriş çıkışı için…
ki düşünce güzel…
Hatta modern de…
Haklısınız…
Yapılmak istenen o BİR ŞEY’e bakıyorum şu an… Yapılmak istenen o BİR ŞEY’în içinde kaybolup giden bariyerlere… YAP-BOZ’un finalinde ortaya çıkan ŞEY’e…
Garip bir mühendislik harikası olmuş !!!
Eski kentin içine akan kalabalığı karşılayan bir yolun girişine eklediğimiz muazzam (!) belediyecilik harikası ile “hoş geldin” diyoruz artık ! Bizden BU KADAR diye de ekliyoruz !
Aslında…
Modern kentlerde sıkça kullanılan hidrolik bariyerler yardımıyla, araçların kalabalığına saat ayarı yapmak istemişiz… Ama bariyer ekipmanını yola yerleştirirken, zemin seviyesi ile sıfırlamak yerine, en az 4-5 cm yukarıda bırakmışız… Bu güzelim (!) işçiliği düzeltme adına da, her bir bariyer noktasını, o yükselti noktasında ufak tepecikler haline getirmişiz… Ama bu da olmayınca, iki bariyer arasını ve tümüyle bu alanı, klasik bir rampa haline getirip, o MODERN DÜŞÜNCE’yi toprağa gömmüşüz…
Ama güzel gömemediğimiz aşikâr…
Zira bölgeyi kullanan AĞIR araçlar buradan geçtikçe, İŞÇİLİK ve MÜHENDİSLİK harikası rampamız, kendinden ÇÖKMELİ, hatta İVMELİ garip bir trekking rotasının kendine özgü bir noktası oluvermiş !
Evet…
Son hali ile gülümsetiyor…
Hatta daha ötesi, güldürüyor…
Peki, BU muyuz ?
BU kadar mıyız ?
Olmasak…
- Işıkların anlattığı mı? Gerisinde saklananlar mı? - 6 Aralık 2019
- Saklandığın yerde kalamazsın! Hayat, her şeyin içine sızar - 5 Aralık 2019
- Elde sıva malası… Kurtuluş Caddesi’ndeyiz… - 4 Aralık 2019
- Çok gizli… !!! Aman kimse duymasın… !!! - 3 Aralık 2019
- BUNA DA ŞÜKÜR, mü ? - 2 Aralık 2019
- Daha ne kadar tekrar ederiz ? Dün’ü , Bugün’ü, Yarın’ı !!! - 29 Kasım 2019
- Bir KİTAP tavsiyesi ! - 28 Kasım 2019
- Açıklamalar bitti mi ? Gerçeğimize dönelim mi ? - 27 Kasım 2019
- Tek bir köşe yazısı… Karışan bir Ankara… - 26 Kasım 2019
- CUMHURİYET ve ANIT tamam da ! oldukları yer NE ? - 25 Kasım 2019