Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fatih Ertürk

“CHP için yeni yol haritası…!”

Cumhuriyet Halk Partisi her zaman için zor bir partidir. Kendi içinde sürekli tartışabilen, parti içinde demokrasiyi yaşatmak için olabildiğince çaba harcayan, halkın kendi için demokrasi talebi bulunmasa bile inadına partisinde demokratik kanalları açık tutmaya çalışan büyük bir kitle partisidir CHP.

Kurultayları da zordur anamuhalefet partisinin. Parti içindeki farklı görüş ve kanatların biraraya gelip partinin yeni politikalarına yön vermek için kıyasıya tartıştığı ve yarıştığı bir büyük fikir şölenidir CHP kurultayı. Her ne kadar son dönemlerde CHP; Türkiye’nin ve Ortadoğu coğrafyasının hızla savrulduğu etnik kimlik ve inanç eksenindeki tartışmaları içinde barındırsa da özünde seküler ve geniş ölçekte kapsayıcı bir siyasal yapılanmayı içerir.

CHP’nin son kurultayı her ne kadar “düşünce” eksenli samimi bir tartışmayı içermekten çok, partinin yörüngesine bundan sonra kimin ya da kimlerin yön vereceğiyle ilgili bir karar verme mekanizmasını içerse de yine de Türkiye’nin merakla beklediği bir kurultaydı CHP kurultayı.

Umut olmak zordur, hele umut olarak kalmak daha zor. CHP kim ne derse desin, her ne kadar suçlamalara ya da eleştirilere maruz kalırsa kalsın bu ülkede yaşayan insanların bir gün mutlaka sarılmak zorunda kalacağı bir can simididir. Türkiye’nin CHP’nin samimi, içten ve dürüst politikalarına en çok ihtiyacı bugünlerde duymaktadır. İşte herkesin işini gücünü bırakıp bu partiyle ve bu partiyi yöneten kişiler ve anlayışla bu kadar uğraşmasının tek nedeni budur.

Gelelim CHP içindeki tartışmalara. CHP Tunceli milletvekili Gürsel Erol’un kurultaya 1 hafta kala başlattığı; “CHP’de genel başkan değil yönetim sorunu vardır” sözleri bir anlamda parti içindeki yarışın oturacağı ana eksenlerinden birini oluşturuyordu. Çünkü eğer bir siyasi partide yönetim sorunu varsa bu yönetim için ana kararları alan ve politikaları uygulatan bir genel başkan sorunu da vardır demektir. Bu kaçınılmaz ve yok sayılamaz bir siyasal gerçektir.

Peki bugün CHP için gerçekten ana mesele genel başkan değişimi midir. Yani genel başkanın değişmesi durumunda CHP’de her şey güllük gülistanlık mı olacaktır. Ya da Kemal Kılıçdaroğlu gitse ve yerine Muharrem İnce gelse CHP’nin halkla ilişkisi ve kabul görme oranı hızla tırmanacak mıdır. Neden CHP kendi yönetimini tartışmaya açarken liderinin tartışmaya açmada bu kadar hasis ve cimri davranmaktadır. Sosyal demokrat partilerde “eleştiri-özeleştiri” anlayışı çerçevesinde “yapamayan gider- yapabilen gelir” mekanizmasını çalıştırmak niçin bu kadar zorlaşmıştır. CHP artık son kurultayla Muharrem İnce’nin deyimiyle; “mutlu bir azınlığın” partisi olma durumuna mı sürüklenmiştir. Türkiye’de iktidarın değişmesinin artık imkansız olduğuna inananlar gibi CHP’de de lider ve yönetiminin değişiminin artık imkansız olduğu günlere mi gelinmiştir.

Bu soruların yanıtını CHP’ye emek verenlerin hızla arayıp bulması gerekmektedir. Yoksa CHP bir dönemde “İnönü-Baykal” arasındaki kıyasıya yarıştan dolayı bir türlü önünü göremeyen SHP’nin konumuna düşmek durumunda kalacaktır.

Etkisiz, kendi içinde şeffaf ve açık bir yönetim anlayışına sahip olamayan, başarısı tartışılan bir lider ve yönetim anlayışının değişmesini, belediyeleri yöneten kişilerin uyguladığı delege zorbalığı aracılığıyla olanaksız kılan bir partinin varacağı yer iç açıcı olmayacaktır.

CHP için bu kurultay ya bir doğum sancısı, ya da siyasetin demokratik usul ve yöntemlerinin sona erdiği AKP’ye benzeyen derme çatma bir yapının kurulmasıyla sonlanan bir fiyasko alacaktır.

Buna CHP’nin asıl sahipleri olan parti üyeleri ve özgür iradeyle seçilen kurultay üyeleri karar verecektir.

Türkiye’nin AKP faşizmi ile varacağı son nokta bir dağılma ve parçalanma sürecine doğru gidiş olacaktır. Buna son verme konusunda en kararlı yapı; kendi içinde birliğini koruyan, namuslu ve cesaret sahibi insanların yönettiği, Türkiye’nin bu savrulmasına ve sürüklenmesine Kuvay-ı Milliye- Ulus Devlet anlayışıyla karşı çıkıp direnen bir Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır.

Fatih Ertürk

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER