Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çölleşme ve Kuraklıkla Karşı Karşıyayız

AÇKD Başkanı Selda Asker,

AÇKD Başkanı Selda Asker, su kaynaklarını bilinçli kullanmanın önemine vurgu yaptı …

Antakya Çevre Koruma Derneği (AÇKD) Başkanı Selda Asker, “Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, bugün ülkemiz topraklarının takriben %60’ında şiddetli erozyon ve çölleşme riski bulunduğuna dikkat çekti, kalkınmanın başlıca itici gücü olan su kaynaklarını, doğru, bilinçli, adil, barışçı bir şekilde kullanmak zorunda olduğumuza vurgu yaptı.
17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün, 1994 yılında, Birleşmiş Milletler’in aldığı kararla çölleşmeye ve kuraklığa dikkat çekmek, önlem almak amacıyla kabul edilen gün olduğunu hatırlatan Başkan Selda Asker, üresel iklim değişikliği sonucu dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışların, kuraklık olaylarının sıklığını ve ciddiyetini artırdığını söyledi.
-Kişi başı su miktarımız düşüyor-
Aşırı su kullanımı, yanlış sulama yöntemleri, orman alanlarının yok edilmesi, meraların amaç dışı kullanımı, yok edilen sulak alanlar, su kaynaklarının hızla kuruması, yanlış tarım politikaları sonucu çölleşme ve kuraklıkla karşı karşıya olduğumuzu belirten Başkan Selda Asker, bu nedenlerle hidrolojik döngünün tahrip edilmesinin, doğal felaketlere karşı teminatımız olan ekolojik dengeyi değiştirdiğini ifade etti.
Topraklarımızın iklim değişikliğinin de etkisiyle her geçen gün verimliliğini kaybettiğini, bozulduğunu söyleyen Başkan Selda Asker, açıklamasında şunlara yer verdi: “Bugün küresel boyutlarda etkili olan çölleşme ve kuraklık, Türkiye gibi kurak ve yarı kurak iklim kuşağında bulunan ülkelerde aşırı sıcak günlerin sayısında ve orman yangınlarında artış, su kaynaklarında azalma, tarımda verim kaybı, biyolojik çeşitliliğin azalması etkileriyle birlikte görülüyor. Halihazırda artan sıcaklık, yağış miktarındaki azalma, su kaynaklarının tahrip edilmesi ve artan talepler sonucunda kişi başına kullanılabilir su miktarımız giderek düşüyor; erozyon sonucunda verimli topraklarımızı kaybediyoruz.
Ülkemizin de 1998 yılında taraf olduğu Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi çerçevesinde tarafların yerine getirmeleri gereken en önemli yükümlüklerden birisi, Eylem Planı hazırlanmasıdır. Türkiye, Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı hazırlamış ve yürürlüğe koymuş durumdadır. Plan çerçevesinde, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu uygulamaya girmiştir. Beklentimiz, yapılan yatırımlarda(su kaynaklarının baş düşmanı çimento fabrikası, taş ocakları vb) özellikle ÇED raporları hazırlanırken Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa uyulması ve gerçekçi çed raporları hazırlanmasıdır.
-Yaşayacak başka bir dünya yok-
Bugün ülkemiz topraklarının takriben %60’ında şiddetli erozyon ve çölleşme riski bulunmaktadır. Her yıl 500 milyon tondan fazla toprağımızı, çölleşmenin en önemli sebeplerinden olan erozyonla kaybetmekteyiz. Bu, sadece toprak değil, 500 bin ton buğday ve 50 milyon ton da su kaybı anlamına geliyor. Sonuç AÇLIK VE SUSUZLUK…
Çölleşmenin beraberinde getirdiği bir diğer problem ise toprağın tuzlanarak çoraklaşmasına ve su kıtlığına yol açmasıdır. Çölleşmeye dur diyebilmek için öncelikle, yaşadığımız yerlerde iktisatlı su kullanımını temin etmemiz gerekmektedir. Bunun içinse mevcut su kaynaklarımızın büyük bir bölümünün kullanıldığı zirai sulamada tasarruf sağlamalıyız. Çünkü vahşi sulama sadece suyu israf etmekle kalmaz; rastgele salınan su, toprağın en verimli üst tabakasını sürükleyip erozyon ve çölleşmeye yol açar.
Bindiğimiz dalı kesmeyelim, yaşayacak başka bir dünya yok. Kalkınmanın başlıca itici gücü olan su kaynaklarını, doğru, bilinçli, adil, barışçı bir şekilde kullanmak zorundayız.” -Mehmet ÖZGÜN-