Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Kanun Himaye Etmez…

Çok partili yaşama geçtiğimizden bu yana eşi benzeri görülmeyen bir seçim yapıldı. Üzerinden bir ayı aşkın süre geçtiği halde bazı yerlerde seçim sonuçları henüz kesinleşmedi. Bunların başında da İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimi geliyor.

31 Martta yapılan yerel yönetimler seçiminde birçok önemli merkezde muhalefet adayları kazandı.

Kaybedilen yerler içerisinde İstanbul ilk sırada yer alıyor.

İktidar kanadı özelikle İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin kaybedilmesini bir türlü hazmedemediği için itiraz üzerine itiraz yapılmaya başlandı.

Yapılan itirazlar sadece büyükşehir belediye başkanı seçimi ile ilgili olmuştur.

Bir yandan ilçe belediye başkanlıklarını, belediye meclis üyeliklerini kazandıklarını iftiharla açıklayan iktidar kanadı, öte yandan İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçimine itiraz etmekle yetinmek suretiyle büyük bir çelişki içerisine girdi.

Yapılan itirazların hemen tamamı sandık başı itirazları ile daha önce kesinleşen listeler ve kurullarla ilgili olmuştur.

Hukuk çerçevesinde itirazlar değerlendirildiğinde, bunların hiç birinin geçerli olmaması gerektiği, delilleri ile açıklanmakta ve kamuoyu bu yolda bilgilendirilmektedir.

Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti, bir sosyal hukuk devleti niteliğindedir.

Yine anayasamıza göre kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir.

Buna göre yasama, yürütme ve icra organları birbirinden tamamen bağımsız olup, hiçbir şekilde birinin diğerine müdahale etmesi söz konusu olamaz.

Bu arada şu hukuk kuralını da hatırlatmakta yarar görüyoruz: Bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez.

Böylesi bir durumda sandıktan çıkan sonuçların kesinleşmesi için yine anayasamıza ve yasalarımıza göre oluşturulmuş yüksek seçim kurulunun son kararı vermesi zorunludur.

Bu nedenle tüm gözler YSK’nın vereceği karara çevrilmiş durumdadır.

Kamuoyuna yansıyan itiraz nedenlerine göre yapılan başvurunun YSK tarafından reddedilmesi gerektiği kanısı toplumun önemli bir kesiminde yaygındır.

Zira sandık başında yapılmayan, seçimlerin yapılmasından önce kesinleşmiş olan listeler ve kurullar ile ilgili itirazların dinlenmesi mümkün değildir.

Yürürlükteki yasalara göre YSK’nın delil toplamasının mümkün olamayacağı yine hukuk çevrelerince sık sık dile getirilmektedir.

YSK delil toplamaz, ancak belgeleri ile beraber sunulan delilleri incelemek suretiyle son sözünü söyler. Delilsiz ve belgesiz itirazlar ise hemen reddedilme durumu ile karşı karşıya kalır.

31 Mart seçimleri ile ilgili gelişme bu doğrultudadır.

Belki bu yazımızın yayınlandığı gün İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi ile ilgili itiraz YSK tarafından değerlendirilmiş ve son söz söylenmiş olacaktır.

Eğer bugün böyle bir karar çıkmazsa bile kanımıza göre en geç bir hafta içerisinde YSK son sözünü söyleyecektir.

Genel kanı YSK’nın itirazı reddedeceği doğrultusundadır. Eğer aksine bir karar çıkar ise, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik dar boğaz, mutfaktaki yangın, enflasyonun dizginlenemeyen artışı, fiyatlardaki baş döndürücü yükseliş ve bir türlü dizginlenemeyen ekonomik sıkıntı daha da olumsuz bir duruma dönüşecektir.

Bunu gören iktidar kanadı içindeki hatırı sayılır bir grupta seçimin yenilenmemesi, böylece ortamın daha da gerginleşmemesi görüşünde olduklarını kendi etki alanları içerisinde dillendirmektedirler.

Bizde YSK‘nın en doğru ve hukuka uygun kararı vereceği inancındayız.

Geçtiğimiz günlerde anayasa mahkemesinin kuruluş yıl dönümü nedeniyle yapılan toplantıda anayasa mahkemesi başkanının söylediği şu sözü unutmamak gerekir: Yargıç hiçbir şart ve durumda vicdanını başkasına emanet edemez.

Anayasamıza ve yasalarımıza göre bağımsız olması gereken yargı ile yargıçlarımızın bu söze kulak verecekleri ve bu özdeyiş niteliğindeki kurala aynen uyacakları kanısındayız.

31 Martla birlikte gelen bahar sonucu yüzlerdeki gülüş ve gözlerdeki ışık 1 Mayıs kutlamaları sırasında daha belirgin bir şekilde görülmüştür.

Bu gülüşün ve bu ışığın yerini umutsuzluk ve karamsarlığa bıraktırılmayacağı inancımızı taşıyoruz. Bu nedenle bahardan sonra kara kışın gelmeyeceği inancındayız…

nabiinal@homail.com

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER