Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Zehirleniyoruz ve ölüyoruz

Çevreciler Antakya’da bir araya

Çevreciler Antakya’da bir araya geldi, hava kirliliğine dikkat çekti

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), hava kirliliğine dikkat çekmek amacıyla geçtiğimiz hafta sonunda, köprübaşında bir araya geldi. Antakya, Samandağ, İskenderun, Mersin, Adana, Tarsus ve Erzin Çevre Derneklerinden oluşan DAÇE, hava kirliliğinin birincil sebebinin kömür ve termik santrallerin varlığı olduğunu vurguladı ve “Zehirleniyoruz, ölüyoruz” mesajını iletti.
Etkinlikte, DAÇE adına ortak basın açıklamasını okuyan Antakya Çevre ve Koruma Derneği Başkanı Selda Asker, Hatay’ın da içinde bulunduğu Doğu Akdeniz Bölgesinin dumandan geçilmediğini söyledi, özellikle akşam saatlerinde gözle görülür hale gelen hava kirliliğinden nefes alamaz hale geldiklerini vurguladı. Her yıl 7 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan hava kirliliğinin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “görünmez katil” olarak tanımlandığını hatırlatan AÇKD Başkanı Selda Asker, “Türk Toraks Derneğinin açıklamalarına göre, yapılan araştırmalar akciğer kanserine bağlı ölümlerin %36’sının, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıklarına bağlı ölümlerin %35’inin, inmeye bağlı ölümlerin %34’ünün ve kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %24’ünün sorumlusunun hava kirliliği olduğuna işaret etmektedir. Her gün 10 kişinin ‘trafik canavarı’ nedeniyle öldüğü ülkemizde hava kirliliği her gün 75 yurttaşın ölümüne yol açmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ulusal hava kalitesi izleme ağından aldığımız verilere göre, hava kirliliğine neden olan PM10 değeri ilimizde 995 qu/m3 (ulusal sınır değeri 70qu/m3, AB üye ülke sınır değeri 50 qu/m3) olarak ölçülmüştür. Bunun anlamı kısaca zehirleniyoruz ve ölüyoruz… Nefes aldığımız hava hastalık ve ölüm saçıyor” dedi.
Temiz hava solumak, sağlıklı bir çevrede yaşamak temel hakkımız
Hava kirliliğinin, astım, bronşit gibi solunum yolu süreğen hastalarda, kalp ve yüksek tansiyon hastalarında krizlere ve hastalığın ilerlemesine neden olduğunu söyleyen AÇKD Başkanı Selda Asker, şunlara değindi: “Bu noktada İl Sağlık Müdürlüğümüze de soruyoruz: Son yıllarda ilimizde kimi duyarsak, kanser, astım, bronşit. Hava kirliliğinin bu hastalıklarla etkisi, artıştaki oranı ile ilgili bir çalışmanız oldu mu? Sağlıklı nesiller ancak sağlıklı bir çevrede yetişir sözünden hareketle, hava kirliğinin insan sağlığına etkilerini azaltmak için neler yapmayı düşünüyorsunuz? Kömürün hatalı yakılması, bacaların zamanında temizlenmemesi, filtre kullanılmaması, denetimlerin yetersizliği sorunun ana kaynağını oluşturmaktadır. Hava kirliliğinin önlenmesi için tüm yetkililerin görevlerini eksiksiz yapması gerekmektedir.
Çözüm çok basit: Isınmada kömürü kaldıracaksınız, termik santralleri kurmayacaksınız, ulaşımda fosil yakıt kullanmayacaksınız.
Bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 m3 temiz havayı bir tek taşıtın sadece 10 dakikalık bir süre içerisinde tehlikeli hale dönüştürmesi, kentlerdeki yüz binlerce taşıtın neden olduğu hava kirliliğinin boyutu hakkında bizlere yeterli bir fikir verebilir. Şehir trafiğindeki araçlar; teknik bakımlarının yeterince yapılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artarak, önemli kirletici kaynak durumundadırlar.
Sanayileşmenin yer seçimi önemlidir. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinler, mutlaka alınmalıdır. Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletmektedir. Denetlenmelidir. En önemlisi ağaç kesmek yerine bolca ağaç dikeceksiniz. Ağaçlar hava kirliliğini absorbe eder. Yeşillendirme, ormanları koruma ve çoğaltma çözümdür. Kentsel dönüşüm sürecinde kentlerin planlanması, hava koridorlarının açılması, az enerji üreten, kirliliği az olan yeşil binaların yapılması önemli bir fırsattır.
Temiz hava solumak, sağlıklı bir çevrede yaşamak temel hakkımız… Nefesimiz tükenmeden temiz hava solumak istiyoruz.” -Mehmet ÖZGÜN-